AKP Türkiye’sinde bir bebek dünyaya gelir.
Ailesi ona bir isim, bir ırk, bir de mezhep belirler.
Kaderi ve geleceği yarı yarıya belirlenmiş olur.
Ailesinin maddi gücü yoksa ya bezi eksik olur ya da maması.
Gariban ise yırtık ayakkabı, delik önlükle okula başlar.
Okulu bırakıp tamirci çırağı ya da terzi yamağı olarak çalışmak zorunda kalmazsa liseyi bitirir.
Sistem değişmezse üniversiteye gider.
Torpil bulabilirse devlet yurdunda kalır.
Okula giderken öldürülmezse mezun olur.
Sorular çalınmazsa KPSS’de iyi bir puan çeker.
Ankara’da dayısı yoksa mülakatı geçemez.
Atanamadığı için intihar etmezse hayatta kalır.
Hayatta kalırsa “vay” onun haline.
İyi - kötü bir iş bulur.
Tecavüze uğrayıp bir yol kenarına atılmazsa işine devam eder.
Patronundan mobbing yemezse işini yapabilir.
Değilse işinden olur.
Hakkını ararsa gözaltına alınır.
Aramazsa enayi derler.
Başkaldırırsa asi derler.
Sussa korkak…
Kısaca AKP Türkiye’sinde yaşamak da ölmekte çok zor.
Yumurta da taşın üstüne düşse, taşta yumurtanın üstüne düşse olan yine yumurtaya olur.
AKP’nin çiftliğinde yumurta misali yaşayıp gidiyoruz.
Olan hep bize oluyor.