Aynı insani bir eylemi veya durumu neden farklı yorumlarız?
İnsani bir durum…
İnsani bir eylem…
Fakat farklı farklı yorumlanıyor.
Sebebi etik değerler ve etik değer yargılarıdır.
Koronavirüs salgını sebebiyle 31 Mayıs 2020’den bu yana, açık cezaevlerinde bulunan mahkûmlara izin verildi ve cezaevinden çıktılar.
Cezaevinden çıkan bu mahkûmlar koronavirüs salgınana bir değer atfettiler. Olumsuz bir durum olmasına rağmen değer atfettiler çünkü bu durum onlar için olumluydu.
Koronavirüsten yakınını kaybeden bir kişi ya da hastalığa yakalanan biri de koronavirüse değer atfetti. Bu onun içim olumsuz bir durumdu.
Değer atfetmedeki ölçüt amiyane bir tabir ile “çıkardır.”
Albert Camus’nun 1947 yılında yayınlanan “Veba” isimli romanında da bu duruma benzer bir değer atfetme vardır. Cinayet suçundan aranan Cottard bir evde saklanmaktadır. Herkes vebadan kurtulmaya çalışmaktadır. Karantina kurallarından dolayı polisler evlere girip arama yapamamaktadır. Cottard bu durumdan memnundur, salgının bitmesini istemez. Çünkü salgın ona dokunulmazlık tanımaktadır. Cottard vebaya değer atfetmektedir.
İnsana ait etik değerler vardır. Bunlar;
Dürüstlük,
İnsan Haklarına Saygı,
Hoşgörü,
Paylaşımcılık,
Örnek birey olma,
Güvenilirlik,
Mesleki sorumluluk gibi liste uzatılabilir.
Bir de bir ülkeyi yöneten iktidar sahiplerinde olması geren etik değerler vardır.
Bunlar;
Toplumun çıkarlarını kendi çıkarlarının önünde tutma,
Kendilerini parasal anlamda başkalarına bağımlı hale getirecek ilişkiler içerisine girmeme,
Tarafsız olma,
Hesap verebilir olma,
Şeffaflık,
Açıklık ve dürüstlük,
Ne mutlu bize ki bizi yöneten saraylı iktidar sahipleri etik değerler konusunda asla taviz vermiyorlar. Her konuda ellerini vicdanlarına koyup karar veriyorlar. Akıl cüzdanda iken el ne kadar vicdanda olabilirse artık.