Dostlar; İki farklı zahiri yani bizim gördüğümüz kaybetme şekli vardır. 1.Sekülerizm. Sekülerizm en kısa tabir ile ‘’DÜNYEVİLEŞME’’ olarak açıklana bilir. Hep fazlasını istiyoruz ve hep bana diyoruz. Mutsuzluğun ve kaybetmenin sebebi. Nasıl ki bedenin Fiziksel olarak gıdaya ihtiyacı var ise ruhun da elbet gıdaya ihtiyacı var. Sekülerizm; hep bana der düşündürmez, hep bana der, duyguları söker alır bizden. Düşünün ki televizyonda görüyoruz ‘’Babasını kurşuna dizdi’’ , ‘’Madde bağımlısı genç annesini öldürdü’’ duyuyoruz , görüyoruz ama hiçbir şey hissetmiyoruz hissedemiyoruz ,acıyamıyoruz onun için dua edemiyoruz. Ve daha sonra ruh açlıktan kıvranıyor ve elem duymaya başlıyor. Mutluluk arıyor ama haram dairede ,battıkça batıyor Oysa bilseydi ki Hz. Ömer radıyallahu anh Efendimizin: “Haramda mutluluk ararsan, mutluluk sana haram olur” sözünü…
2.Her an imtihanda olduğumuzu Bilmemek!
"Rahat zahmette, zahmet rahattadır."Şöyle ki Dostlar Yüce kitabımız Kuran-ı Kerimde Mealen Rabbimiz buyuruyor ki;’’ Andolsun ki mutlaka sizi birazcık korkuyla, açlıkla, mal, can ve meyve noksanıyla sınayacağız. Müjdele sabredenleri.’’
Sabır ruhun bir melekesidir, güzel bir huydur. Tahammülü zor ve nefse ağır gelen şeylere katlanmak ancak sabır ile olur. Bir hakkı müdafaa ve muhafaza etmek için gösterilen sebat, sabretmekle mümkündür. Allah'ın emirlerini yerine getirmek, aklın ve dinin hoş görmediği ve nefsin meşrû olmayan istek ve arzularına mukavemet edebilmek, hayatta elde olmadan başa gelen ve insana büyük elem ve keder veren bela ve musîbetlere karşı koyabilmek ve bunların üstesinden gelebilmek için, sabırlı olmak ve sabretmeye alışmak lazımdır.
Bütün faziletlerin anası, hayatta muvaffak olmanın ve kemale ermenin sırrı bu güzel özelliktir. Her türlü rezaletin sebebi sabırsızlık veya gerektiği kadar sabır gösterememektir. Sabır her faziletin üstünde bir değer taşır.
Toparlayacak olur isek; Hepimiz ölecek yaştayız, bize verilen her nimetten hesaba çekileceğimizi unutmadan tedbirimizi alıp ,bu günün bu saatin hatta bu saniyenin dahi tekrarı olmayacağını bilerek Allah’ın bize verdiği şeyleri bizde verebilirsek kazanmış olacağız. Belki zahiri manada bize enayi diyecekler ama Allah yolunda enayi olmuş olacağız ve sekülerizmi kendi silahı ile vuracağız .Bir ipucu verecek olur isek ; Sahibinden Verebilmeyi isteyelim…
1 diyerek sekülerizmi ifade etmişsiniz. Örneklerle açıklamışsınız gayet güzel bir şekilde. Evet dünyevileşmeye el vermiş durumdayız. "İnanç mı,o da ne?" diyecek hale gelmişiz. Her şeyimiz dünya olmuş, hiç ölmeyecekmiş gibi hayaller kuruyoruz. Ölüm... Belki gözümüzün önünde verilen canlar olmuştur,belki cenazelerde bulunmuş,cenaze yıkamışızdır. Lakin gel görelim ki biz kendimizi o ölünün yerine koymuyoruz.Ölüm bize gelmeyecekmiş gibi bir dünyaya sürüklemiş bizi bazı akımlar."Sekülerizm" gibi. Artık tek gaye ahirette değil de dünyada mutlu olmak olmuş. 2 olarak imtihan kavramını ele almışsınız. Her an imtihandayız. İster mutluluk anında ister sıkıntı anında. "Mutluluk mu, o nasıl oluyor?" diyenler olabilir.Evet en büyük imtihan mutluluk anında olur. Mutluyken gaflete düşme riskin var lakin sıkıntı da tek sığınağının Allah olduğunu biliyor ve teselliyi onda buluyor insan. Sizin sözleriniz karşısında bir hiçtir söylediklerim. Duam o ki kaleminiz her daim Hak için yazsın. Allah razı olsun.
Allah razı olsun, inşaAllah köşe yazısı için istişare yi unutmayalım hocam
Maddi - manevi her cihetten faydalı bir yazı olmuş. Allah ebeden razı olsun .. yazılarınızın devamı ile yüreklerimize ferahlık vermenizi temenni ederim
Devamını bekliyoruz..